top of page

4.b. Hz Yusuf

    Yûsuf a.s. Ä°srailoÄŸulları peygamberlerinden Yâkup peygamberin oÄŸludur. Hayatı ve kıssası Kur'ân-ı Kerîm'de anlatıldığı üzere (Yûsuf/1-104) kısaca ÅŸöyledir: Hz. Ya'kûb'un on iki oÄŸlu var idi. Ä°çlerinde Yûsuf’u hepsinden daha çok severdi. Yusuf bir rü'yâ görüp babasına söyledi. "Gördüm ki, on bir yıldız, güneÅŸ ve ay, bana secde ettiler" dedi. Yakûb (A. S.) anladı ki; "on bir yıldız", Yûsuf'un on bir kardeÅŸine iÅŸarettir ve Cenâb-ı Hak, onu kardeÅŸlerine üstün kılacaktır. "OÄŸulcuÄŸum! Bu rüyânı kardeÅŸlerine söyleme. Çünkü ÅŸey­tan insana düÅŸmandır. KardeÅŸlerine vesvese verip kalplerine kıskançlık düÅŸürebilir. Son­ra sana bir hîle yaparlar. Cenâb-ı Hak sana peygamberlik ve büyük devlet verecek” dedi ve Yûsuf a sevgisi daha da arttı.

​

    Yûsuf'un büyük kardeÅŸleri, onu kıskandılar ve hîle ile onu kıra götürüp bir kuyuya at­tılar. babalarına ise "Onu bir kurt yedi.” dediler. Sonra geri dönüp "Yûsuf'u bir kervana ucuz fiyata köle diye sattılar. Yûsuf o zaman on sekiz yaşında idi. KardeÅŸlerinden korkup sustu ve Allah'a dayanarak kervanla Mısır'a gitti. Burada Mısır'ın maliye bakanı (Azîz) tarafından satın alındı.

​

      Yûsuf'un eÅŸi emsali olmayan güzelliÄŸi, Azîz'in karısı Zelihâ'yı âdeta büyüledi. Zelihâ'nın tekliflerini reddetti. Yine bir gün Zelihâ onun odasına girdi. Yûsuf ondan kaçarken gömleÄŸi yırtıldı. Yûsuf dışarı çıkınca Azîz’i kapı önünde buldu. Zelihâ ise Yûsuf'un kendi­sine saldırdığını söyleyerek onu zindana atttırdı. Zindanda iki kölenin gördüÄŸü rüyalar, Yûsuf'un yorumladığı gibi çıktı. Nihayet Mısır hükümdarının gördüÄŸü bir rüyayı da doÄŸ­ru tâbir etmesi üzerine, zindandan çıkarılarak maliye bakanlığına getirildi.

​

     Zelihâ, bir hükümdarın kızı ve güzellerin güzeli idi. Kocası ölünce bütün servetini Yû­suf’tan haber verenlere bağışladı. Yıllarca yalnız kaldı, Yûsuf'u düÅŸündü. Bu arada Hz. Yûsuf, Mısır'da tarımı geliÅŸtirdi ve yedi sene içinde pek çok zahire biriktirdi. Daha son­ra hükümdarın gördüÄŸü rüyadaki kıtlık ve pahalılık seneleri geldi, yedi yıl sürdü. Bu kıt­lık seneleri içinde Hz. Yûsuf zahireyi adaletli bir ÅŸekilde mevcût nüfusa göre tevzi eder­di. Bu kıtlık yıllarında Yûsuf'un kardeÅŸleri de Kenân ilinden kalkıp zahire almak için Mı­sır'a gelirler. Yusuf bir oyunla, öteki kardeÅŸleri Bünyamin'i de zahire almak için getirme­lerini saÄŸladı ve hükümdarın tasını onun yüküne saklayarak hırsızlık suçuyla onu alıkoydu.

​

       Yûsuf kayıp olalı yirmi bir yıl olmuÅŸtu. O vakitten beri ondan bir haber alınmadığı için kardeÅŸleri onun saÄŸlığından ümitlerini kesmiÅŸlerdi. Yakûb (A. S.) ise Yûsuf’un küçüklük­te görüp de kendisine söylemiÅŸ olduÄŸu rüyaya nazaran onun, huzurunda kardeÅŸleri sec­deye varmadan vefât etmeyeceÄŸini biliyor; dönüÅŸünü büyük bir sabırla bekliyordu. Buna binâen oÄŸullarını, Yûsuf ve Bünyamin'i arayıp bulmaları için Mısır'a gönderdi.

​

       Kıssanın bundan sonrası; Yûsuf un kardeÅŸlerine kendisini tanıtması, babasına onlar vasıtasıyla gönderdiÄŸi gömleÄŸi gözlerine sürmesiyle gözlerinin açılması ve bütün aile ef­radını yanına alarak Mısır'da yerleÅŸmeleriyle sona erer. Bu arada Yûsuf da Zelihâ'ya acımış ve onu nikâh ile almıştır. Allah, Zelihâ'ya eski güzelliÄŸini vermiÅŸ ve Yûsuf'tan Ef- râyim ve MenÅŸha adında iki oÄŸlu ile Rahme adında bir kızı olmuÅŸtur.

​

  Yûsuf kıssası Kur'ân-ı Kerîm'in en güzel kıssası olup, "Ahsenu’l-kassas" olarak isimlendirilir.

bottom of page